Merhabalar, bir kitabı daha bitirmiş bulunmaktayım, güzel bir yorumla düşüncelerimi paylaşmak istedim sizlerle.
Elizabeth Hoyt, ben de dahil olmak üzere, kaliteli tarihi aşk okuyan okuyucuların favorileri arasında yer alan bir yazar. Yazarımız şu an bu kitabında dahil olduğu Maiden Lane serisine devam etmektedir.12 kitaplık olması düşünülen serinin şu ana kadar 9 kitabı çıktı, bizdeyse 3 kitap çevrildi. Son çevrilen kitabı da Saklı Şehvet.
Bu kitaptaki baş karakterlerimiz serinin en merak edilen çifti Silence Hollingbrook ve "Yakışıklı" Mickey O'Connor'u ele almaktadır.
Hatırlarsanız ilk kitapta Silence, kocasının hapse girmesini önlemek için Mickey'den yardım istemiştir, karşılığındaysa onunla bir gece geçirmiştir. Aralarında herhangi bir cinsel münasebet olmasa da kimse Silence'a inanmamış, kocası da yaşananlardan ötürü denizlere yelken açmıştır. Bir gün Silence'in kapısına içinde yalnızca "darling" yazan bir sepet bırakılmıştır, içinde bir kız bebeği bulunmaktadır. Silence onu yurda götürür ve ismini Mary Darling koyar.
2. kitapta ise Silence yurtta çalışmaya başlamıştır ve gün geçtikçe Mary Darling'e bağlanmaktadır.Bu arada Mary Darling ve kendisine pahalı hediyeler gelmeye başlamıştır. Aynı zamanda kocasının denizde öldüğünü öğrenir ve kitabın sonunda kendisine bırakılan saç örneğinden ötürü Mary Darling'in babasının Mickey olduğunu düşünür.
Son kitabımız Silence'in yeniden Mickey'in yanında bulunmasıyla başlar. Mickey'in azılı düşmanı Mary Darling'i öğrenmiştir ve Mickey kızını korumak için onu saraya geri getirmiştir. Silence da Mary Darling'ten ayrılamayacağı için kendisine acıların en büyüğünü yaşatan adamın yanında kalmayı kabul etmiştir.
Yukarıda da dediğim gibi seriyi okuyanlar Silence-Michael arasında yaşanacakları daha ilk kitaptan merak ediyordu. Ve yazar ilk kitaptan itibaren bu ikili için okuyucularda çok yüksek bir beklenti oluşturdu. Açıkçası benim de başta beklentim yüksekti ama hayal kırıklığına uğramaktan çok korktuğum için seviyeyi ortalarda tuttum. Malum yüksek beklentilerle beklenilen bazı şeyler düşündüğünüz kadar güzel sonuçlanmıyor.
Kitap bittiğinde dediğim şey şuydu: "Waov, çılgın yazar, okuyucuları resmen coşturmuş!" Yani yazar başta düşündüğüm yüksek beklentinin de üstünde bir iş çıkarmış *-*
Öncelikle Silence'dan başlamak istiyorum. Ben şahsen kendisini ilk kitapta fazla sevmemiştim, salak bir karakter olmamasına rağmen aklı bir karış havada olduğu belliydi. Sonraki 2 kitap boyunca karakterdeki büyük değişimler göze çarpıyor. Hele kendi hikayesinde o şaşkın kız gidiyor, yerine karşılaştığı her zorluğa göğüs geren, kızı ve aşkı için her şeyi yapmaya hazır, daha mantıklı ve olgun biri gelmiş.
Mickey hakkında çok fazla bahsetmek istemiyorum çünkü her kelimem spoiler durumuna girer. Ama basit bir tanım yapmam gerkirse: Hoyt'un yaratmış olduğu en başarılı ve en acı çeken erkek. Yazar gerçekten anlatılması zor bir erkek yaratmış ancak yazar altından girip üstünden çıkmış. Yalnız kendisinin Mary Darling ile olan ilişkisine biraz daha yer verilebilirmiş. Hafiften havada kaldı yani ben kendisinde babalık duygusunun oluşumunu pek hissedemedim. Yine de diğer özellikleri bunu bir şekil kapatıyor.
Bence kitap sırf bu iki karakter için bile okunur. Yazar karakter analizi nasıl yapılır sorusunun en çarpıcı örneğini bizlere sunmuş. Buradan kendisini tebrik ediyorum.
Bunun haricinde çiftimiz haricinde başka karakterlere de yer veriyor yazar ilk iki kitapta yaptığı gibi. Örneğin Winter. Ahhh Winter! Bilmiyorum ben şu ana kadar en çok ona sempati besledim, hayran kaldım. Hatta zamanında kendisinin akıbetini Silence'dan daha çok merak ettiğimi söylemeliyim. Çok şükür ki sıradaki kitap Winter'ın <3 <3 <3 *-* *-* *-* Yalnız Winter, büyük geçmiş olsun, sanırım sert bir duvara çarptın aslanım. Yazarcığım bana ve ona yaptığın hoş mu şimdi? Niye birbirlerine zıt kutup olan karakterleri çift yapmak zorundasın? Evet arkadaşlar, şimdiki zıt kutbun ismi Isabel. Kendisi ilk kez bu kitapta göründü ve bende pek olumlu etkiler bırakmadı. Alaycı, biraz ukala, çok sıcakkanlı değil. Tabi ilk görünüşü olduğu için hemen de hoşlanmadım diye atlamayacağım. Silence'dan da fazla hoşlanmamıştım ama yazar ağzımın payını güzel verdi :-P
Ayrıca 6. kitabın baş karakteri olacak olan Artemis isimli hanım kızımız da göründü ilk kez. Bana kalsa ben Winter-Artemis çifti derdim. Yanlış anlaşılmasın kitapta öyle bir sinyal kesinlikle yoktu ama Winter'ın disiplinli mizacına Artemis'in yumuşaklığı çok iyi gelirdi bence. Artemis'e de geçen kitapta tanıştığımız Hero'nun ağabeyi Maxiumus'u uygun görmüş yazar. O da Artemis'e sanki biraz ağır kaçacak gibi duruyor çünkü kendisi Winter'dan daha sert biri. Ama ne yapalım yazar bunu uygun görmüş onunla idare edeceğiz.
Kitap gerçekten şahane olmasına rağmen 2 kusur buldum kendimce. Bunlar da hikayenin kendisiyle alakalı değil, biri benim hüsnü kuruntum :D
Öncelikle hüsnü kuruntumla başlayım ben. Kapak! Evet ben yine kapağı beğenmedim arkadaşlar. Daha doğrusu benim bu serinin bütün kapaklarıyla bir sorunum var :D Sebebimse şu: Pegasus orijinalleri kullanmasına rağmen bence bu kapaklar bu seriye göre fazla caflaflı, hiç ciddiyet yansıtmıyor. Sanki kitap sırf erotik bir kitapmış gibi görülüyor. Halbuki şu 2 kapak ne kadar da mükemmel bir şekilde seriyi yansıtıyor.
Bana kalsa sağdaki acayip güzel bir kapak, yani seriye ve karaktere tam uyuyor. Soldaki de ille kapakta bir çift görünsün diyenlere çok uygun.
Ayrıca hani Mickey'in lakabı Yakışıklıydı? Arkadaş bizdeki kapaktaki abinin neresi yakışıklı sorması ayıp? Valla ten rengi hariç kafamdaki Mickey bu değil arkadaşlar. Tipsizin adı da Emmanuel Fremin imiş. Allahım ismi de kadın gibi. Gerçi bir iki resimde fena değil ama ben kendisini şahsen şu resimle hatırlayacağım:
Ay şu resme bakınca cidden beni bir gülme alıyor :D :D :D Geri kalan resimlerine siz bakarsınız artık.
2. kusur da şu: Çeviri hataları. O kadar fazla vardı ki resmen güzelim kitabın içine etmişler. Alınan zevkimi düşürdü. Tamam Pegasus'un çevirileri genelde iyidir ve istisnalar olabilir mi, elbette. Normalde buna takmak istemesem de fena taktım. Çünkü aklıma yine genç yetişkin türü geldi :/ O türe hem sıklıkla yer veriyorlar hem de güzel çeviri sunuyorlar. Biz tarihi aşk severler ise kırk yılda bir kaliteli kitap bulmuşuz ve çeviri sorunuyla karşılaşıyoruz. Yani tarihi aşk okuyucularını takmıyoruz deseler bu kadar can yakmaz. Bildiğin okuyucuyu ciddiye almamışlar bu kitapla.
Biraz uzun bir yazı olduğunun farkındayım. Ama çok sevdiğim bir kitap olunca seviyorum uzun yazmayı iyi ve kötü yönleriyle. Çeviri hataları hariç kitap size gerçek bir tarihi aşk romanı nasıl olurmuş onu gösteriyor. Dileğim fazla geç olmadan aslanım Winter'a da kavuşmak.
Comments
Post a Comment