Burcu Büyükyıldız, aylar sonra okuduğum Türk yazarlardan biridir. Aslında içeriği sırf aşk olan bir roman okuyorsam genelde Türk yazarlardan kaçınırım çünkü önceden okuduğum bazı yazarlar bende olumlu etki bırakmadı. Önceleri aklımda olmasa da yazdıkları okuyucular tarafından beğenildiği için, kendisi de oldukça sevilen bir yazar olduğundan bir şans vereyim dedim.
****************************************************************
Ela, üniversiteyi bitirir bitirmez kreşte çalışmaya başlayan, 23 yaşında güzel, akıllı ve insanı kendinden geçirecek yeşil gözlere sahip bir bayandır. Yalnız hayatında gün yüzü görmemiş biridir. Bunun 3 sebebi vardır: Babası ve 2 ağabeyi. Yaşamında bir kez olsun onu sevdiklerini belli etmemişler, onu sadece değersiz bir eşya gibi görmüşlerdir.
Abilerinden birinin kumar sorunu sonunda onları zor duruma sokmuştur. Onların yayına sıklıkla uğrayan Hasan isminde biri, eğer Ela'yla evlenmelerine izin verirlerse onları bu borçtan kurtaracaktır. Tabi bu 3 arkadaş, Ela'nın isteklerini görmezden gelerek bu teklifi anında kabul ederler. Hasan'dan hiç hoşlanmayan Ela direnir, ne yazık ki bu direnişinin sonu nikah masasında biter. Ve ilk günden hayatı daha da zorlu bir hale gelir.
Ertesi gün adamdan kaçmaya çalışırken kendini birden kaçırılırken bulur. Kaçıran kişiyse onu gördüğü ilk günden beri saplantı haline getirmiş olan, Sarp Aras'tır. Sarp, başarılı bir kariyeri olan fakat son zamanlarda eski yaşantısındaki bayağılıktan bunalmış bir adamdır. Hayatındaki eksikliğin farkında olsa da bunun ne olduğunu bir türlü bulamamaktadır. Yeğenine hediye almak için gittiği oyuncakçıda Ela'yı görür görmez bir çekime kapılır fakat bunun geçici olduğunu düşündüğünden kıza yanaşmaz başlarda. Fakat onu bir sapık gibi takip etmekten de geri durmaz. Kızdan vazgeçemeyeceği kafasına dank ettiği anda Ela'nın evlenmiş olduğunu öğrenir ve onun zorlu hayatını da bildiği için onu bu hayattan kurtarıp kendisinin yapmaya yemin eder.
****************************************************************
Kitabın ilk 150 sayfası benim için güzeldi aslında. Sonrasında başladı benim can sıkıntılarım.
Öncelikle Ela orijinal bir karakter değildi bence. Bana FMA'daki kadın karakterleri fazla anımsattı. Özellikle bir süre sonra ergenliğe doğru giden asabi tavırları, inatlaşmaları ve Sarp'ın da dediği gibi gözünün önünde olanları görmemek için kasılması çoğu yerde Ismarlama Bebek'teki Vildan'ı hatırlattı bana. Sarp harici insanlarla uyumu, iyimserliği de Anlaşma'daki Merve idi.
Sarp ise okuyucu tarafından Tuna Üstüner gibi fazla abartılmış bir karakterdi bence. Fakat ikisi tamamen farklı kişiliklere sahip. Tuna'dan daha çekilir biri. Sarp'ı gerçek hayatta görsem bir arkadaş olarak severdim fakat sevgilim olmasını isteyeceğim türde biri değil. Biraz fazla baskıcı olduğunu kabul etmek lazım.
Sarp'ın annesi Burcu'ya kanım hiç ısınmadı. Kitapta sürekli ağladı durdu. Sulu göz karakterlerle bir sorunum olmasa da her şeye ağlayan biri fazla can sıkıcı oluyor.
Onun dışında Nil'e değinmek istiyorum. Bir Türk yazar bu klişeyi yapmazsa cidden ölür gerçekten. Klişemiz de şu: Asıl erkeğe aşık olan bir başka kızımız vardır fakat bu kızımıza içten içe herkes gıcık olmaktadır, çünkü asıl erkeğe gönlünü kaptırmıştır, halbuki asıl erkeğe ondan daha iyi bir kız bulunmak istenmektedir veya çoktan bulunmuştur, o kişi de asıl kız oluyor zaten. Kız iyi kalpli biri bile olsa ille nefret edilecek ondan.
Cidden bu klişeden bıkkınlık geldi tarafımdan. Bir kere kızın hiçbir suçu yok. Bizim sersem Sarp, Ela'yı kafasından atmak için az kalsın kızın iyi niyetinden ve aşkından faydalanıp yatağa atıyordu. Sonra kıza aslında başkasını sevdiğini açıklamadan kızın hayatından çıkmasını bekliyor geri zekalı, anca evlenmeye yakın açıkladı akıllı. Fakat sen bu açıklamayı en başından yapsaydın kızın bunu olgunlukla karşılayacağını ve senden vazgeçeceğini görürdün. En azından yazar bu konuda akıllıca davranmış. Bir de bunu kabullenemeyip adamı takıntı haline getirmeye ve sevdiceğine zarar vermeyi kafasına koymuş tipleri var bunların. Bunlar beni iyice kitaptan soğutuyor.
Ayrıca Ela'nın ailesiyle olan ilişkisi kitapta tam olarak çözülmedi. Acaba yazar başak bir kitaba mı sakladı bunu bir fikrim yok.
Yazarın kalemine değinecek olursam; akıcı bir kalemi var ve kitabı okumakta zorluk çekmedim. Kitaba 640 sayfa çok fazlaydı bunun sebebi fazla tekrarları olmasıydı. Bu tekrarlar da Ela'nın hırçınlıklarıydı.
Yazara 2. şansı verir miyim, çok zor. Anca okunacak kitap kalmadığında diyebilirim. Benim gibi sayfalarca kızın gereksiz inatlaşmalarını ve klişe durumları okumak istemiyorsanız hiç önermem size.
Puanım: 2/5
Comments
Post a Comment