Sen Benimsin Yorum





 Öncelikle herkese merhabalar. Bir kitap daha tarafımdan okundu bitti. Sıcak sıcak bitirdiğim sırada Berfin'in de kitaba yeni başladığını öğrendim. Hazır okuyorken kitabı bitirince onun düşüncelerini almak istedim. Nasıl yapalım edelim derken aklımıza Berfin'in de üstte anlatmış olduğu bu şahane fikir aklımıza geldi ve kafamıza yattı. Bundan sonra okumak istediğimiz ortak kitaplarda mümkün olduğunca ortak yorumlar yapmaya çalışacağız :) Bu benim için de bir ilk olacağı için baya heyecanlanmış bir vaziyetteyim. Ve bu fikri benimle hayata geçiren Berfin'e çok teşekkür ederim. :) Hazırsanız gelelim benim yorumuma.


    Özlem Diyor ki:

 Günümüz aşk romanları pek tarzım olmasa da historical eksikliğinden ve boş vaktimi doldursun diye bunlara baya sarmış durumdayım bugünlerde. Ve ne yazık ki çoğu tam tahmin ettiğim gibi çıkıyor. "Keşke okumasaydım, zamanım çalındı resmen!" cümlelerini baya kullanmışımdır bu tür için. Sanırım bu döngüyü kıran şimdilik 2 kitapla karşılaştım. Biri blogumda da yorumu olan Jennifer Probst'un Sonuna Kadar kitabı, ikincisi de şimdi yorumunu yapacağım Sen Benimsin kitabı. 

 Konuyu Berfin gayet güzel bir şekilde anlattığı için o kısımlara girmiyorum. Ben öncelikle kapaktan başlamak istiyorum yoruma. Şu kapak Nemesis Kitap'ın en güzel kapakları sıralamamda ilk 10'a girer. Yalnız Nemesis'in hangi kapağı güzel değil ki? Gerçekten, kapak işini ciddiye almalarını seviyorum, beni çıkardıkları kitaplara daha bir istekli başlamamı sağlıyorlar.   

 İtiraf ediyorum ki kitabın başları benim için facia idi. İlk sayfaları okurken baya sıkılmıştım ve bırakmak istedim. Sanırım Ginger ve Derek'in tanışma faslından sonra kitap benim için açılmaya başladı. Yazarın kullandığı dil oldukça eğlenceliydi, kitabı gayet rahat bir şekilde okutturdu. 

 Karakterlere gelince; Berfin'in de dediği gibi Willa'ya ben de yazarın kalemi sayesinde ısındım. Fakat Willa bazı yönlerden eksik geldi bana. Örneğin kız kardeşiyle olan ilişkisi çok yüzeysel anlatılmış. Ayrıca karakterin yaşadığı 180 derecelik değişimi bizler Ginger ile beraber öğreniyoruz. Bilmiyorum, kardeşiyle fazla ilgili denilse de bu kadar da olup bitenden habersiz olmamalı diye düşünüyorum Ginger hakkında. 

 Gelelim o anne diye hitap edilen, ben deyim haspa (daha ağır laf ederim de Berfin'e ayıp olmasın diye bulabildiğim en nazik sıfatı kullanayım)  siz ne dersiniz bilemeyeceğim şahsa. Yeminle o kadını bulup ben öldürmek isterdim. Madem çocuk doğurmaya hiçbir zaman hazır olmadın, ne diye bunu yaptın o zaman? Kitapta Ginger'ın yaşamak ve kardeşi için verdiği mücadeleleri okudukça boğazım düğümlendi ve o kadına lanet ettim. Günümüz veya kitapta geçmiş hiç fark etmez, sadece kendini düşünen, çocuğuna herhangi bir sevgi ve ilgi göstermeyen bu yaratıkları gördükçe ve okudukça onlardan tiksinmemem mümkün değil.  

 Neyse, şimdilik geçelim bu iğrençliği, daha güzel şeylere odaklanayım. Benim için kitabı okutturan en büyük etken Derek'ti desem yalan olmaz. Çoğunlukla alfa erkeği şekilde takılsa da (ki kendisi alfa bir erkek gerçekten de) Ginger'a karşı gösterdiği ilgi ve nazik olma çabaları kendisini çok sevdirdi bana. Aşırı alfa erkekler beni cidden kendinden soğutur, fazla işlevi olmayan erkeklerse kitapta sıkar beni. Derek tam bu ikisinin ortasıydı yani benim için tam kıvamında bir erkek. Ha unutmadan bir de kirli dil dediğimiz olayı cidden başarılı kullanan biri.

 Bir de şöyle bir şey var. Bu kitabın bulunduğu Line of Duty serisi 6 kitaptan oluşuyor ve sadece son kitabın ana karakterleri yine Ginger ve Derek. Bu kitap kaç sene sonra çevrilir muallak, ama başıma bir şey gelmezse bu karakterleri yeniden okumak zevkli olacak bence.

 Ben tabi yine tutamadım kendimi, baya uzun bir yorum yaptığımın farkındayım ama son bir şey söyleyerek bitiriyorum. Bu kitaptan çok Nemesis'le ilgili diyeyim. Şimdi Nemesis'in çıkardığı tür belli, günümüz aşk. Fakat bazı yazarları, erotik roman kategorisinde kitaplar yazıyor. Tessa da onlardan biri. Tamam bu kitaplar Grinin Elli Tonu veya Günahkarlar serisi gibi ağır erotizm içeren şeyler değil ama bu konuda biraz daha dikkat etmelerini isterim. Zira bunu okuyan bizden küçükler de var,  bu kitaplar için en fazla +15 ibaresi belirtse iyi olur sanki.

 Puanım:4/5


    Berfin Diyor ki:

 İlk sayfadan son sayfaya kadar sıkılmamı engellediği ve karakterler arasındaki konuşmalar sürekli kahkaha atmama neden olduğu için, birçok kitapta rastladığım bazı şeyleri yok sayacağım. Tamam, çerezlik bir kitaptı ama beni içinde tutmayı başardı. Ve karakterler samimiydi. Bu açıdan başarılı buldum. Ginger ve Derek gibi karakterlere pek rastlayamıyorum bu aralar. Sert aynı zamanda komik olmayı başaran, her sıfatı da üstlerine yakıştıran; komik, duygusal, özenilesi bir çiftti bana göre.

Ginger’ın kız kardeşi için yapamayacağı şey yok. Ve bu yüzden annelik görevini bir türlü beceremeyen annesinden kimden aldığı belli olmayan parayı “ödünç” alıyor. Ve kardeşini de alıp ortadan kayboluyor. Yeni bir hayata başlamak için eline geçen fırsatı değerlendiren Ginger bir polisin tam dibinde daire tutuyor. Sonrası ise beklenecek türden olaylarla çevrili. Polisimiz; Derek adın da fiziksel ve duygusal anlamda benden tam puanı kapmış birisi. Pardon “başkomiser” JKarşılaşmalarındaki konuşmalar ise sırıtmama neden oldu.

 Birde Willa var. Ginger’ın kız kardeşi. Biraz garip ama ablasına düşkün birisi. Yazarın dili sayesinde karakterlere ısındım. Eminim dili, anlatımı daha farklı olsaydı şuan ki duyguları alamazdım. 4/5

-Willa-Ginger eve taşınırken:)-

“Ucunu kaldır. Bu koca şeyi kendi başıma taşıyamam seni şırfıntı!”
“Hadi oradan. Sadece tek elinle tutuyorsun.”
“Çünkü diğer elimi sana el hareketi çekmek için kullanıyorum.”
“Aynı anda birden fazla şey yapmana karşı çıkamam tabii.”
“Sen papanın annesine bile karşı çıkarsın.”

Dolly Parton’u da unutmayalım. O kim diye sormayın sorarsanız Ginger’ın size birkaç çift lafı olur. Şunun gibi;
“Sanırım 'Bu da kim?’ demek istediğiniz ve o soruya cevap olarak 'Siz kimsiniz?’ demek istiyorum.” “Ne demek istediğinizi anlamadım.” “O, komiser bey, Dumanlı Dağın Bülbülü oluyor.” Willa öfkeyle, “Taşranın Barbie'si bir kere,” diye araya girdi.
Adamın, kafası tamamen karışmış bir ifadesi vardı. O yüzden Ginger insaf etmeye karar verdi. “O, Dolly Parton."
“Anasını sattığımın Dolly Parton'ı.”


Ginger barda ona asılan Matt için methiyeler diziyor J
‘Matt
Ters şapkalı, Malt. Yok, sende bir meymenet. Biz konuşurken asidi kaçan biran oldu tam bir illet.’  

Berfin'in Bloğu İçin Tık Tık



Comments

  1. ✌️ ❤️‍ Bir daha ki ortak yorumda görüşürüüz ��

    ReplyDelete

Post a Comment