1. DOKTOR
* "Ne kadar saçma gelişti bütün bu olaylar. Niye hiçbir zaman doğru düzgün bir seçeneğim olmuyor?" "Sanırım olmuyor. O zaman düzgün olmayan seçimi yapmaktan başka şansım yok."
* "Işında yarım düzine ruh hapsedilmiş durumda. Üç çocuk, Susan'ı da sayarsak üç yetişkin var. Emirlerimi bile bile yerine getirmediği gerçeği düşünülürse onu da yetişkin saymaktan o kadar da emin değilim aslında."
* "Hımm," dedi Doktor ve sonra "Hımmmmm."
Aldirge, Susan'ı dürttü. "Hatalara bakmaya başladığı zaman bu sesi çıkarır ama bu sefer bulamayacak."
2. DOKTOR
* "Nefes almanın güvenli olduğunu nereden biliyorsun?" Jamie'nin sesi maskenin arkasından boğuk çıkıyordu.
"Bilmiyorum. Fakat ta buralara kadar boğulmak için getirilmediğimize bahse girebilirim."
* " Benimkine benzer bir hafızaya sahip olmak bir lanet gibi. O kadar çok şey görüp hiçbirini hatırlamamak korkunç bir şey!"
* Doktor kollarını yenilenen konsol üzerinde açtı ve yanağını sıcak metale dayadı. "Senin için bir süreliğine çok endişelenmiştim." diye mırıldandı.
"Gemiyle konuştuğun zaman biraz tuhaflaşıyorsun." dedi Jamie.
"Hişşşt, kızın duygularını inciteceksin."
* "Bir dakika! Müziğimin çirkin olduğunu mu söylüyorsun yani?"
"Evladım benim, kaçmamıza yardım etmedi mi? Sırf bu bile onu dünyadaki en güzel müzik yapmaya yeter."
3. DOKTOR
* "Burada ilgini çeken bir şey mi var?"
"Doğru."
"Tehlikeli bir şey mi?"
"Yine doğru."
"Ve seni buraya UNIT yolladı?" dedi Jo zafer kazanmışçasına.
Doktor ona döndü. "Ah güzel kızım, UNIT beni hiçbir yere yollayamaz."
* " TARDİS'in şekli modern mavi rengi, bütün doğası ilkel akıl için o kadar yabancı ki, beyn gördüğü şeyi tam olarak çözemiyor. İlkel akıl korteksi bakan kişiye gereken bilgiyi ulaştıramıyor. Bu da makinenin görüntü değiştirme devresi bozuk olsa da neredeyse görünmez olmasını sağlıyor. Yani başına hiçbir şey gelmez."
* Doktor belirli bir mesafeden, yirmi kişiden oluşan bir grubun TARDİS'i dört iri öküz tarafından çekilen geniş ve alçak bir vagona yüklemesini izledi. Vagon ağaçlarına arasından yavaşça kayboldu.
"Ne yapalım, sadece bir teoriydi." dedi.
4. DOKTOR
* Bazen bir çocuk, bazense bir tanrı gibiydi.Çoğunlukla ikisi birdenmiş gibi görünüyordu.
* "İnti? Güzel bir isimmiş. Akılda kalıcı. Kolay hatırlanıyor."
" İntikamımızı-Doktor-Binlerce-Acı-Veren-Ölüm-Tattığında-Alacağız'ın kısaltılışı."
Doktor'un gülüşü silindi. "Eh, bu biraz uzunmuş. Niye kısalttığınızı anlıyorum. Bu arada şeker istemediğine emin misin canım?"
* Leela asıl ilginç olanın, bu ağaç insanlar tarafından onlar için planlanan ne olacağı belirsiz kadere götürülürken Doktor'un bu kadar rahat davranması olduğunu düşündü. Yüzünde yine o sırıtış vardı. Leela bunun sebebinin Doktor'un çok uzun zaman yaşayıp çok şey görmesi olduğunu düşündü. Bir süre sonra her şey sıkıcılaşıyordu herhalde. Her yeni şey onu heyecanlandırıyor olmalıydı.
* Doktor: "Bu kim peki?"
Justiciar: "Sensin. Doktor atalarımıza dokuz yüz yıl önce böyle görünmüş."
Leela: "Ona hiç benzemiyor."
Doktor: "Bilmem. Biraz benziyor sanki. İki göz, iki kulak, bir burun. Sanırım buna burun denebilir değil mi? Yıllar içinde değiştiğim de doğru sonuçta. Ancak hiçbir zaman böyle görünmemeye çalıştım."
Leela: "Çok genç!" dedi Leela. "Üstelik de çok yakışıklı."
Doktor: "Papyon takıyor! Saçma sapan şeyler. Papyon takacağıma ölürüm daha iyi."
İnti: "Doktor atalarımıza 'Papyonlar havalıdır.' demişti."
Doktor: "Havalı mı? Böyle bir şeyi asla..."
5. DOKTOR
* "Yani demek istiyorum ki Nyssa, her zaman olduğu gibi her şey mümkün. Ve en nihayetinde ihtiyacın olan tek doğru da budur."
6. DOKTOR
* "Bizi kaçırdıkları zaman karşı çıkmak için bir şansları var gibi görünüyordu. Ve seni az önce neredeyse vururken. Şansın yaver gitti."
"Şans değil canım, kabiliyet."
* "Bir şeyi havaya uçurmak ne zaman basit oldu?"
"Basit tabi ki, ancak kolay değil."
* "Hadi ama Doktor. Aşk ve içsel duygularını paylaşmakla ilgili şu şahane tecrübelerini anlatsana. Sürekli başkalarıyla seyahat eden birine göre oldukça yalnız görünüyorsun."
* "Burada olduğumuza göre diğerleri bu karmaşayla ilgilenirken kumarhanede şansımızı denemeye ne dersin?"
"Şans mı? Hani kabiliyetti? Öyle demiştin."
" Bitmediği sürece adına ne dediğin önemli değil."
7. DOKTOR
* "Bütün Zaman Lordları'nın TARDİS'i var mı?"
"Evet, ancak çoğu kullanmıyor. Genelde öyleymiş gibi görünerek Gallifrey'de oturmakla meşguller."
* Ace, Doktor'un yüzündeki ifadeden Zaman Lordları'na yapılacak bir ziyaretin, kendisinin Dünya'da dişçiye gitmesi gibi bir şey olduğunu anladı.
" Niye gitmek istemiyorsun?"
"Of, Ace, o kadar sebep var ki. Bir kere yaşlı, sıkıcı ve önyargılılar."
" Bu kadar mı?"
"Daha yeni başlıyorum! Dar görüşlüler ve tören kıyafetlerini giyip evreni izlemeyi, onun bir parçası olmaya yeğliyorlar."
"Başka?"
" Bana yaramaz bir okul çocuğuymuşum gibi davranıyorlar."
* " Evren böyle değişebilir mi?" diye sordu Ace. "Bütün hepsi?"
"Oldukça nadir ama olabilir."
" Peki sonra?"
"Birinin değiştirmesi gerekir."
" Kim?"
" Genellikle Zaman Lordları."
" Zaman Lordları bir sorun olmadığını düşünüyorlar."
"Bir tanesi hariç!"
"Biraz önyargılı mı yaklaşıyorsun acaba?"
" Hayır!" dedi Doktor inanamayarak.
"Emin misin? Kendini açık görüşlülüğün ve herkesin yaşamına karışmamakla översin ama Dalekler'e geldiğinde en az onlar kadar inatçılaşıyorsun. Bana bir keresinde sonsuz sayıda zaman çizgisi olduğunu, hepsinin bir diğerinden küçük farklarla ayrıldığını söylemiştin. Ancak Dalekler'in şeytani olmadığı bir zaman çizgisine inanmayı reddediyorsun. Kabul et Doktor, konu Dalekler olduğunda sen de en az bizler kadar toleranssızsın.
" Kesinlikle öyle değilim. Neler yapabileceklerinin farkındayım sadece. Bu, hiçbir zaman çizgisinde değişmez."
"Bak işte! Başka bir şey demiyorum hakim bey!
* "Ace, bu evren hiç var olmamalı."
" Ama var işte! Bunu Dalekler'den nefret ettiğin için yapıyorsun. Onlardan hep nefret ettin. Ne bu evende ne de diğerlerinde mutlulukla yaşamayı hak etmediklerini düşünüyorsun. Çocuksu bir tanrı kompleksine sahip ukala bir Zaman Lordusun sadece ve onları sonsuza kadar cezalandırmak istiyorsun."
8. DOKTOR
* Bir zamanlar, uzun zaman önce, bir ismi vardı. Dokuz yüz yıl önce. Aklında o kadar çok hatıra vardı ki, birçoğu önceki rejenerasyonlarına aitti... Sanki başkalarının olan bu hatırlar öyle sönük ve belirsizdi ki, bazen hayaletlerin fısıltılarını andırıyorlardı.
* " Ama Evelyn, bu bilimsel bilgiyi doğal zamanından önce öğrenmek yerine hak etmeniz lazım."
9. DOKTOR
* "Her şey yolunda mı? Önümde diz çökmenize hiç gerek yok. Elimi sıksanız da yeterdi."
* " İşte bu yüzden bir yol arkadaşına ihtiyacım var. Aklımın bir karış havada olmasını, ayaklarımın yerden fazla kalkmasını engellemek için. Beni kendimden korumak için. Devam etmemi Rose gibi insanlar ve senin gibi kabuklu canlılar sağlıyor Ali. Bana her şeyin sona ermediğini, her şeyin benimle ilgili olmadığını hatırlatıyorsunuz. Halkım tamamen gitmiş olabilir ama senin halkın var. Ve hepsi de çok değerli.
10. DOKTOR
* "Şişko. Evet öyle diyorlardı."
" Çocuklar çok acımasız olabiliyorlar." dedi Doktor. "Çocuk kitabı yazarları daha da fazla..."
* " Ben Doktor, bu da Martha. Siz...?"
" Bayan O'Grandy. Nasılsınız?"
" Bayan O'Grandy." diye tekrar etti Doktor. "İlk isminiz de var mıydı acaba?"
" Evet, var. İlk adım Bayan."
" Tam anlamıyla üç boyutlu bir karaktersiniz." dedi Doktor, Martha'ya bakıp alaycı bir tavırla kaşlarını kaldırarak.
* "Duyularımızdan ibaretiz sadece Martha. Gözlerimiz düz bir yüzeyde olduğumuzu söyler, ayaklarımızın altındaki toprağı hissederiz ama ya duyularımız bize yalan söylüyorsa? Dokunma, tatma, duyma, göre, koklama yeteneklerimizi alırsak Dünya da ona göre değişmez mi?"
" Evet, ama aslında değişmiyor değil mi? Duyularımızı alsan da bir an önce neredeysek orada kalırız, sadece duyularımız eksik olur."
* " Doktor, sanırım onu durdurmak için bir plan yapmışsındır. Değil mi?"
" Doğal olarak."
" Koşmamız gerekecek mi?"
" Doğal olarak."
"O zaman gidelim."
* " Güzel kovalamacaları severim. En iyi hikayeler güzel bir kovalamacayla biter. Çok fazla kitap okuduğun belli."
" Evet, okudum. Çok fazla kitap okudum. Benim kadar çok yolculuk yaparsan, bütün zamanını yalnız geçirirsen, hiç uyumadan üstelik... Bir noktadan sonra okumaya başlarsın değil mi? Aklımda dokuz yüz yıl değerinde kitap var Cotterill ve hepsine ulaşabiliyorsun. Hepsine birden."
11. DOKTOR
* " Hep böyle miydin?"
"Nasıl?"
"Zaman makinesi olan deli bir adam?"
"Yok yahu, zaman makinesini çok sonra aldım."
* "Neredeyse oradayız." dedi Doktor. " Zamanın Şafağı'nda. Lütfen. Her neredeyse Amy'nin güvende olduğunu söyle lütfen."
* " Beni öldürecekseniz öldürün. Ancak Doktor'un beni terk ettiğine inanmıyorum. Ve saatin kaç olduğunu da sormayacağım."
* " Zaman Lordları soykırımı sevmezlerdi. Benim de çok hoşuma gittiği söylenemez. Sonuçta bir potansiyeli öldürüyorsun. Ya bir gün iyi bir Dalek olursa? Ya da..." Doktor duraksadı. "Uzay büyük. Zaman çok daha büyük... Sana yaşayabileceğin bir yer bulmak için yardım edebilirdim. Ama Polly adında bir kız vardı ve günlüğünü unutmuştu. Ve sen onu öldürdün. Bu bir hataydı."
"Onu tanımıyordun bile." diye seslendi Kin Boşluk'tan.
" Bir çocuktu." dedi Doktor. " Bütün çocuklar gibi saf bir potansiyeldi. İhtiyacım olan kadarını biliyorum yani."
ilginç ....
ReplyDeletebak bu da bilmediğim
İzlediğim tek tük dizilerden biri. Bende dizi, film takip edememe gibi bir durum var da :D Ama başlarsan pişman olmazsın. Daha ilk andan insanı bağlıyor Doktor ve yol arkadaşları fakat fazla da bağlanma karakterlere derim, bir süre sonra gidiyorlar :(
ReplyDelete