Elimde bulunan bir tarihi aşk romanının daha sonuna geldim. Ülkemizde bu türü takip edenlerin Rita Hunter'ı bilmemesi mümkün değildir. Çünkü hatun türün hakkını cidden veriyor.
Kitap hakkında yoruma geçmeden önce bir fikir beyan etmek istiyorum. Burayı okumak zorunlu değildir.
- Bildiğiniz gibi Rita, Epsilon ile anlaşmasını feshedip Yabancı ailesine katıldı. Çok da iyi oldu çünkü Yabancı, Rita'nın değerini Epsilon'dan daha iyi anlar diye düşünüyorum. Ayrıca sayesinde ilk kez Yabancı'dan bir kitap aldım. Şu ana kadar okuduğum Yabancı'lar pdf şeklindeydi. Bir yanda da pek memnun olamadım. Yabancı, her ne kadar bestseller denen kitapları bünyesine alsa da ağırlığı genç-yetişkin türüdür. Yanlış anlaşılmasın, Rita o bestseller dediğimiz baaazı yazarlardan çok daha iyi yazıyor ve yaptığı seçimi sonuna kadar destekliyorum. Kabullenemediğim yön Yabancı'nın kendi alanından uzaklaşmaya başlaması. Bakıyorum son kitaplara chick-lit,historical (gerçi şu an bu kitapla birlikte başka yazardan çıkacak bir roman daha var) kitaplar bünyeye girmeye başlamış (erotik önceden beri olduğu için hesaba katmadım). Yabancı, İthaki ve Müptela ile beraber Penguen Kitapevi'den çıkma bir yayın evidir. Ben Penguen'in yerinde olsam 4. bir yayın evi açarım, yalnız içinde sadece tarihi aşk romanları barındıracak şekilde. Yabancı da eskisi gibi sadece genç-yetişkin ve yeni-yetişkin kitapları çıkarır. Malum, tarihi aşk ve günümüz aşk kitap çıkaran yayın evlerinin hangisine öncelik verdiği çok bariz.
Yukarıda da dediğim gibi Yabancı,Rita'ya değer verir. Bunu da ilk kitapta çok güzel gösterdiler. Kalbin Ateşi'nden sonra gördüğüm en güzel kapak olmuş. Fotoğrafa uygun yapılan dış süslemeler olsun, bölüm sayısını süsleyen kısımlar olsun hakkını vermişler, helal olsun.
Ben bu hatunun en çok arka kapak yazılarını seviyorum çünkü nasıl bir hikaye ile karşılaşacağınızı hemen açıklamıyor. Bu da kitaba başlamak için daha da heyecan yapmanızı ve merakta kalmanızı sağlıyor.
Kaleminden bahsetmem gerektiğini düşünmüyorum, zaten ne kadar mükemmel bir kalemi olduğu ortada. Bir kitabını okuyup da sanki ben oradaydım demeyene şaşarım. Karakterler arasındaki bazı diyaloglar da eğlenceliydi. Örneğin Alex'in ölümünü hayal etmek.
Ateş serisindeki kızlarımızı görmek sanki uzun zamandır görüşmediğiniz yakın dostlarınızı görmek gibi. Alexander hakkındaki dedikodulara rağmen hiç tanımadıkları Jane ile arkadaş olma çabaları ve yardım eli uzatmaları çok hoştu.
Benim blogu takip edenler ve Vikitap'tan bilenler çoğunlukla biraz sert eleştiri yaptığımı bilirler. Bir kitap hakkında tek olumsuz eleştiri yazmadığım kitap baya azdır. Tabi bu sert eleştiriden şimdi bu kitap da nasibini alacak.
Ben kitaba Vikitap'ta 3 puan verdim. Şu ana kadar Vikitap'ta kitaba 14 kişi puan vermiş, ben hariç herkesin puanı 10. Goodreads'a bakınca 20 kişi puan vermiş iki kişinin 2 puan verdiğini gördüm (o kişilerden biri kesinlikle ben değilim ama hesabım olsaydı benim de vereceğim puan 2 olurdu). Okuyanların deli gibi beğendiği bu kitabı ben neden beğenmedim?
- Sayfa sayısı: Kitaptan memnun kalmamamın en önemli etmeni. İşin içine tarihte yaşanmış bir olay girse veya aşk romanı olmayan bir kitap okumuş olsaydım hiç umurumda olmayacaktı. Ama bir aşk romanında neredeyse 600 sayfalık bir kitap yazmak çok abes. Aslında bu konuda söyleyecek çok şeyim var ama onun için bir yazı hazırlayacağım. Yaptığımın ön yargıya kaçtığı doğru ama... Neyse, yazımı hazırladıktan sonra düşüncelerimizi orada paylaşırız ;)
- Baş karakterler: Fark ettiniz mi, Rita'nın yazdığı çoğu baş karakter birbirlerine huy olarak çok benziyor, hatta artırıyorum, aynısı. Benim gözümde Sophie,Davina ve Jane, Isabel'in 1-2 özelliğinin eklendiği veya çıkarıldığı karakterlerdir. Sophie, Isabel'in daha sakin mizaçlı versiyonu, Davina, ketumluk hariç aynı Isabel. Jane ise empati yeteneği hariç Isabel'in çalçeneliğinin ve Sophie'nin masumiyetinin karışımı. Isabel'in bu üçünden farkı ise fazla pervasız olmasıdır sadece. Bir Emily gerçekten farklıydı. Erkekler, sizi de unuttum sanmayın. Marcus, Emily'e gösterdiği aşk dışında 2. Brendan'dı. Alexander, Adrian'ın doğruculuğunu, Stephan'ın rahatlığını ve Brendan'ın çileden çıkaran aptallık yapma özelliğini almış. Dip not:Kalbimi Çaldın ve Tatlı Tuzak kitaplarını okumadığım için onları işin içine katmıyorum.
- Çift hakkındaki düşüncelerim: Alex'ten başından beri haz etmemiştim. 502. sayfadan sonra yaptıklarıyla benden aptallara vereceğim bir plaket aldı. Jane ise eh işte. Benim canımı sıkacak hiçbir şey yapmadı aslında, hatta son sayfalarda baya sempatimi kazandı fakat Alex'ten aldığım negatiflik Jane'i de etkiledi maalesef. :(
- Sıkıcılık: 224. sayfaya kadar ben:
225. sayfadan itibaren:
378. sayfadan itibaren:
472. sayfadan itibaren:
502. sayfadan itibaren:
Kısacası:
Hele o 502. sayfadan sonrası kitabın en kötü kısımlarıydı. Şimdi Alex'in geçmişi onu bir uyarı sayesinde bıraktı öyle mi? Yazar bile bir yerden sonra sıkılmış ki oraları baya kısa kesmiş. Sonu oldu bittiye getirilmiş.
Bana Judith'in baş ağrıtan bir kitabı mı yoksa sıkıcılıktan öteye geçmediğini düşündüğün Güz Fırtınası mı deseniz, tercihim tabi ki de Güz Fırtınası olur. Okuyanların çoğunun beğenisini de göz ardı etmeyerek ve Rita'yı sevdiğimden ötürü okumalı mıyım derseniz, ben okuyun derim. Sadece beklediğim gibi bir kitap olmadığı için okumayın demek çok yanlış olur.
Puanım:2/5
Comments
Post a Comment