Kitaplara Ön Yargıyla Yaklaşmak





 Bugün bir yazı yazmaya karar verdim. Tabi bu blogger yine kitap harici bir konu yazmıyor ve ne zaman yazacak Allah bilir? Aslında ne yazacağına karar vermiş olsa da bloguna yatay şekilde etiket ayarlamayı bilse de alt etiket ayarlamayı bilmiyor. Bunun bir çözümü varmış, birçok siteye de girdim bunun hakkında ama hala nasıl olduğunu tam çözemedim :D Bu ikisi ne alaka derseniz, bir düzen oturtmak istiyorum diyelim.

 Bak şimdi, yine konuyu dağıttın Özlem. Ne anlatacaktın, nereden giriş yaptın :D Pekala, 2. kişisel yazıma başlayayım en iyisi.

 Ben, dikkatimi çeken bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Küçüklüğümde kitap okumayı severdim, tabi o zamanlar okuduğum kitaplar çocuk kitapları. Yaş ilerledikçe çocuk kitabı okuma dönemin bitiyor fakat bir bakıyorsun okuyacak kitap türü bulamıyorsun. Anca klasikler okunabilir ama kabul edelim, ortaokul-lise yıllarımızda klasikler okumak zordu. Çünkü çoğunun dili sıkıcıydı ve ders çıkarıcı kitaplar oldukları için o yaşlarda pek tavsiye almak istemiyor insan.

 Bana göre bir insanın kitap okumayı sevmesi için seveceği bir tür bulması şart. Sonrasında istesen de o aşkı durduramazsın o insanda. Benim tam anlamıyla kitap okuma aşkını kazanmam tarihi aşk romanları sayesinde olmuştur. Benimki azıcık uzun sürse de sonraları yavaştan farklı alanlara kaymaya başladım. Bunun için sadece zaman gerekli. Bir süre sonra asıl sevdiğin türden bir süre sıkılmamak mümkün değil çünkü. Mutlaka ki farklı türde kitap okuyacaktır o kişi. Fakat gel de ülkemin güzel insanlarına anlat bunu.

 Maalesef ön yargıları çok fazla olan bir toplumuz. Her şeye bir olumsuzluk bulmak bir nevi ata sporumuz. Tabi bundan kitaplar da nasibini alıyor. Hemen başlarlar: "Aşk kitabı mı okuyorsun? Öyle kitap mı okunur? O kitaplar sana hiçbir bilgi vermez, sadece kafanı aptalca şeylerle dolduruyorsun. Verdiğin paraya yazık." veya "Genç-yetişkin mi? Tam bir ergen işi. Sadece 16 yaşından küçükler öyle kitap okur, eminim ki saçma şeyler yazıyordur içinde." gibi yorumları çok duydunuz değil mi sevgili okurlar? 

 Bu tür yorum yapan insanlara göre sadece klasikler ve edebi alanda eser veren yazarlar (Yaşar Kemal, Elif Şafak vb.) okuyorsan kültürlü bir insansındır yoksa bunlar dışında bir kitap okuyorsan büyük geçmiş olsun, gelsin eleştiriler. Bir de bu eleştiriyi yapanların çoğu hayatında anca okul zoruyla 2-3 kitap okumuştur, işte gel de böyle insanların cümlelerine katlan.

 Yine konuyu dağıtacağım gibi görünüyor ama hazır konu açılmışken bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. Şimdi ben blogta genç-yetişkin türü hakkında 1-2 olumsuz yorum girdim, kabul ediyorum. Yazılarımı okuyunca kendimi biraz yanlış ifade ettiğimi fark ettim. Normalde genç-yetişkin türüyle alakalı sorunum yok. Hatta genç-yetişkinin gençlere kitap okuma alışkanlığını en iyi kazandıracak tür olduğunu düşünüyorum. Çünkü tür birçok şeye uyarlanabiliyor: Distopik, romantizm, zorluklarla baş etme yolları...  O yaşlarımda o tarz kitaplar yoktu ve şu anki neslin bu yönden çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Benim önceden yaptığım kızgın yorumlar türe değil, yayın evlerine aittir. Ya bir yayın evi bu türe ağırlık verirken diğerlerini ihmal ediyor ya da bir yayın evi daha fazla para kazansın diye ona bağlı ayrıyetten bir yayın evi açıyor. Örneğin Martı'nın yan kuruluşu Novella Dinamik dediğim 2. kategoriye giriyor. Aslında bence tarihi aşk hariç diğerlerinin çıkışında azalma görülse de yine de ayda birkaç tane dünya edebiyatı veya sadece romantizm içeren kitaplar çıkıyor. Şanssızlık tamamen sevdiğim türe vurmuş. Gülsem mi, ağlasam mı?

 Ben yeminle bıktım bu durumdan. Keşke "kitap=sadece bilgi kaynağı" olmadığını bilse insanlar. Bana göre "kitap=bilgi kaynağı, sakinleştirici, yardımcı, dost" demektir. İnsanlara bu özellikleri de gösterilse o ön yargı dediğimiz olumsuzluğu kırabiliriz ve biraz daha anlayışlı, vicdanlı, kültürlü bireyler oluruz. 

 Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi paylaşmanız beni mutlu eder :)

Comments

  1. Çocuklarımın gençlik macera kitaplarından çok şey öğrendiğini düşünüyorum. Hayatla ilgili ayrıntılar, pes etmemek,umut, kötülüklerin nasıl kılıflar içşnde sunulabileceği var oralarda. Üstelik de eğlence ve macera içine saklı. Kitaplarını ben de okuyorum keyifle ve sonra aramızdaki muhabbete dahil oluyorlar. Bazen komik sahneleri birbirimize hatırlatıp gülüyoruz.

    Her kitabın farklı bir etkisi var. Kötü kitap yok bence ama sevmeyerek zorla okunan kitaplar zaman kaybı. Belli ki o sırada bana hitap etmiyor boşuna zorlamanın alemi yok. Pırasa isterken gidip de köfte pişirmezsin kendine değil mi :P

    ReplyDelete
    Replies
    1. Okuduğun kitabı, okuyan başka biriyle konuşmak ayrı bir güzel oluyor. Kitaba daha farklı bir gözle bakmanı sağlıyor. Sevmediğim halde ille bitireceğim dediğim kitaplar oldu ve hala da oluyor. Dediğin gibi sevmiyorsan zorlama ama kitap kurtları için zor bir durum 😅

      Bu arada ben bayadır blog dünyasını boşladığım için o şahane gezi yazılarını anca okuyabildim. Baya birikmiş olduğu için bittiği zaman toplu bir yorum yapmayı düşünüyordum, sorun olur mu? ☺

      Delete
    2. Okuması sorun olmadıktan sonra mesele yok :)

      Delete
    3. Yani benim yazdıklarımı okuması demek istedim (Biraz abarttım yazma kısmını ya :), yorum değil, yorumlar her daim keyifle okunur :D

      Delete
    4. O zaman yavaştan başlayayım gezi yorumlarına 😉

      Delete
  2. Bence de her kitabı bir şeyler katsın bana, bir ders versin diye okumak eylemi keyifli olmaktan çıkarıp bir iş haline getiriyor. Ben de kitapları bir şeyler öğrenmek, kendime bir şeyler katmak için okumuyorum açıkçası, kitapları sevdiğim için, eğlenceli bulduğum için okuyorum, doğruya doğru. Yine de her kitabın, insanların gereksiz ve saçma bulduğu kitapların bile, bakış açısına göre insanlara bir şey kattığını düşünüyorum. Hatta çoğu zaman farkında bile olmadan oluyor bu aktarım. Dediğin gibi ön yargıları çok fazla olan bir toplumda yaşıyoruz ve kimin ne yaptığına, ne dinlediği, ne okuduğuna karışma hakkı olduğunu düşünen insanlarla dolu bir toplum bu ne yazık ki. Üzücü olsa da hepimizin çevresinde böyle insanlar var... Yapılacak tek şey kimsenin ne dediğine bakmadan, neyi okumayı seviyorsak onu okumaya devam etmek :') Düşüncelerime tercüman olan bir yazı olmuş, teşekkürler :')

    ReplyDelete
    Replies
    1. Söylediklerine can-ı gönülden katılıyorum. Maalesef çevremizde kitap okumayı iş olarak gören çok kişi var, kitabı sadece bilgi aracı olarak görmek doğru değil. Dediğin gibi eleştirenleri çok takmamak lazım ☺

      Delete
  3. Yazının sonunda dediğin gibiyim bende kitap her şey benim için, yeri gelir terapist, yeri gelir dost, yeri gelir komedyen yeri gelir öğretmen. Kitap tek kategoriye girebilecek kadar dar bir şey değil, çok geniş bir alanı var.
    Bilgi kitapları okumayı sevdiğim kadar roman okumayı da seviyorum, insanı hem dinlendiriyor hemde bir şeyler katıyor farklı bakış açıları sağlıyor. Önyargıları kırmak lazım, her türe de şans vermek lazım diye düşünüyorum. :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Keşke insanlarımıza bunu anlatabilsek :/ Bu sene sadece bilgi veren (biyografi veya bir bilim dalı gibi) kitaplara yönelmeyi düşünüyorum :)

      Delete
  4. En iyisi 'aa bunu mu okuyorsun?' diyenlere kulak asmamak,kitap da bir nevi hobi sevdiğimiz güzel vakit geçirdiğimiz için okuyoruz.Eskiden yani ortaokul,lise yıllarında ne bu kadar çok kitap türü vardı ne de internet,blog vs araştırma yapabileceğimiz ortam vardı.Kitapçıya gidip kapağına ya da arka kapak yazısına göre alırdım bazende iyi çıkmazdı bazı kitaplar soğurdum hatta bir süre kitaplardan bu yüzden uzak kaldım.Ama şimdi öyle mi araştırmayı geçtim ön okuma yazıları bile var,çok fazla tür var okuma alışkanlığı kazanmak daha kolay.Kardeşime kazandıramadım tabi o ayrı mesele :) Son olarak da yayınevlerinin belli bir türe yönelip diğerlerini es geçmeleri,eski kitapları basmamaları ya da seri sonlarını getirmemeleri filan çok sinir bozucu.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kitap okumayanı geçtim, sahafçı gibi yerler bile bir kulp buluyor. Bende çok kez yaşandı bu durum. Bir sahafçıya takas için gitmiştim, elinde benim okuduğum çeşitler de vardı, bana sadece klasikler veya popülee olan bazı yazarların kitaplarını alıyoruz demişti 😕
      Şimdiki nesil daha şanslı. Bu kadar farklı türün olması belki ilerleyen zamanlarda insanlarda bir anlayış oluşturur.Fazla satmadığı için yeni baskı yapılmamasını anlarım ama çok satanlar da bile aynı şey yapmaları sinir bozucu.

      Delete
  5. Bu konudan ben de şikayetçiyim. Hatta blogumda bu konuyla ilgili bir yazı yazmak istiyordum ama üşengeçliğimden yazmamıştım. Sen hislerime tercüman olmuşsun. Hiç kitap okumayan kuzenim benim okuduğum kitapların türünü eleştirmiş ve neden dünya klasiği okumadığımı sormuştu da delirmiştim, o gün geldi aklıma :-)

    Bu arada Elif Şafak'ı örnek vermişsin ama entel takımı onu da sevmez ve yeterli bulmaz. Daha ağır yazarlar okumalıyız onlara göre :-)

    ReplyDelete

Post a Comment