Leydi Hero Batten'ın hayatı kusursuzdur… Wakefield Dükü'nün güzel kardeşi Leydi Hero Batten, bir hanımefendinin isteyebileceği her şeye sahiptir. Mükemmel bir nişanlısı vardır; aslında Mandeville Markisi biraz sıkıcı ve mizah anlayışı olmayan bir adamdır ama Hero bunu umursamaz.
Ta ki Marki'nin kötü şöhretli kardeşiyle tanışana kadar… Lord Griffin Reading mükemmellikten çok uzaktır, tüm Londra onun en berbat âlemlerde zaman geçirdiğini bilir ama genç adam halinden memnundur. Tanıştıklarında Hero ondan hiç hoşlanmaz; Griffin ise yardımsever ve kusursuz genç kadının sadece ağabeyi için değil, tüm sosyete için fazla mükemmel olduğunu düşünür. Hero'nun düğün günü giderek yaklaşsa da, Griffin'le giriştikleri söz düellosu içlerinde bir ateş yakar. Peki, bu ateşte kusursuz aşkı bulabilecekler midir?
"Hoyt'un romanlarında insanı aşkın büyüsüne inandıran bir şeyler var."
-RT Book Reviews-
"Elizabeth Hoyt çekici karakterleri, heyecan verici konuları ve zekâ dolu diyaloglarıyla sanatını mükemmel icra ediyor."
-Publishers Weekly-
************************
İtiraf ediyorum ki kitabın başlarında biraz sıkıldım ama sonrasında güzel açıldı.
Bu seferki kitapta Leydi Mükemmel ile Lord Utanmaz yani Leydi Hero ile Lord Griffin arasındaki aşk anlatılıyordu. Bu çiftimizi diğer çiftlerden ayıran özellik birbirleriyle olan atışmalarıydı - zaten birbirlerine takmış oldukları lakaplardan da anlaşılıyor - ve o kısımlar çok eğlenceliydi :) . Kitabın ilerleyen sayfalarında Hero sizi biraz delirtebilir ama bir yandan da kızcağıza hak verdim, o dönemlerde ne yazık ki kadınlar istediği gibi davranamıyordu, hata bile denemeyecek şeyler yaptıklarında bile dışlanıyorlardı. Hero da böyle bir durumla karşılaşmamak için toplumun dayattığı kurallara uymak zorundaydı.
Hero'nun nişanlısı Thomas tam sopalık. Okuduğum en acınası karakterlerden biriydi ama yazarımız arkadaşa kıyamamış, ona güzel bir son hazırlamış.
Kitabın ana konularından biri cin üretimi. İçkinin insanlar üzerindeki etkisini yazar başarılı bir şekilde aktarmış.
Kitapla ilgili tek bir şeyi ciddi anlamda eleştiriyorum. Sizi bilmem ama ben her ne kadar orijinal kapak olsa da kapağı beğenmedim. Bana Legend of Four Soldier serisinin kitaplarını hatırlatıyor bu kapak ve sonraki kapaklar da bunu hatırlatmaya devam edecek. Ayrıca bu kapaklar yazarı tipik bir histoical yazarı gibi gösteriyor bence. Halbuki yazar ciddi konular üzerinde duran, karakterler arasındaki ilişkileri bile belli bir gerçekçilikte yazan biri. Ama şunu da söylemeliyim, bu kapağın kitapta önemli bir yeri var. Yine de cık, olmamış.
Son bir şey, eğer bu yazarı ilk kez okuyacaksanız sakın ola bu seriden başlamayın, ciddiyim! Çünkü yukarıda da dediğim gibi, bu seri yazarın ustalık eseri olmuş, diğer serileri okuyunca yazarı sevseniz de hafif hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Puanım: 7/10
Bunu da okumuşum:) Okurken zevkli oluyorsa sonra unutuveriyom gidiyo:)
ReplyDeleteUnutulması oldukça normal.Malum yayın evi seriye gereken değeri verseydi ne güzel olurdu. Ama onlar bizi umursamamaya,kendi beğendikleri, kitapları çevirmeye devam etsinler. 😑
DeleteSenin önerinle Çirkinin Aşığı ve Kalbin Gölgesi'ni listeme almışım. büyük ihtimalle ikisinden birinden başlarım yazarı okumaya.
ReplyDeleteKalbin Gölgesi yazdığı 3. serinin 4. kitabı oluyor. Normalde historical serileri ayrı ayrı okunsa da bu istisnalardan biri. Önceki okumadan o kitap pek zevk vermez. Bu yüzden Çirkinin Aşığı ile başla derim. Yazarın yazdığı ilk kitap oluyor. Kitap Gihüzel olmasına rağmen zamanla diğer kitapları okudukça kaleminin ne kadar geliştiğine inanamazsın. 😍
Deletehoooyt :) çirkinin aşığı aklımdaaaa sonra bu da olabiler tımıms :)
ReplyDelete:D
Delete