Skandallarıyla ünlü Prens Henry, hiç beklemediği bir anda, kral adayı olmanın sorumluluğuyla yüzleşir. Abisi Nicholas’ın aşkı için tahttan vazgeçmesi, onu veliaht haline getirmiştir ama Henry buna hiç de hazır değildir. Onun ilgi alanına kral olmaktan çok partiler, kadınlar ve seks girmektedir...
Kraliçe Lenora ise bu duruma bir son vermeye kararlıdır. Çareyi, tek başına kalıp kendini toplayabilmesi için torununu kısa bir tatile göndermekte bulur. Ancak Henry’nin Amerikalı bir televizyon yapımcısıyla yaptığı anlaşma, Kraliçe’nin fazla iyimser olduğunun kanıtı gibidir.
Henry’nin altına imza atmayı düşündüğü yeni bir skandal vardır:
Mükemmel Çift programının Kraliyet Ailesi versiyonu…
Prens tarafından seçilmek için çırpınan yirmi genç, güzel, asil kadın... Ve elbette eğlence, seks, çılgınlık...
Oysa Henry’nin hesaba katmadığı biri vardır: Sarah Mirabelle Zinnia Von Titebottum
******************
SPOILER İÇERİR!!!!
Kitap Emma'dan beklenmeyecek biçimde tam bir hayal kırıklığıydı. Serinin ilk kitabında Sarah'ı görünce "Lütfen bu eziğe kitap yazmamış olsun. Yazmışsa da lütfen Harry ile çift yapmasın." dedim. Tabiki de dediğim tutmadı -_- Zaten iki karaktere de hiç sempati duymamıştım. Bu kitapla birlikte kendilerini okuyucuya ne kadar salak olduklarını güzelce tescillediler.
Bir kere konudan kaybediyor. Prensin teki eğlence olsun diye saçma sapan bir reality şov için sözleşme imzalayıp 12 kızın peşinde koşuyor. Ama bula bula en ezik kızı kendi prensesi yapıyor. Hoş, ezik prensesimiz şovun kamera çekimleriyle uğraşıyor, yine de bu konudaki bir kitap daha baştan okunmaya değer değilim diye bağırıyor.
Gelelim ezik prenses Sarah'a. Yeminle okuduğum en ezik karakterdi. Bunun yanına aptal tripler, saçma çocuksu hareketler de eklenince hiç çekilmeyecek bir karakter karşımıza çıkıyor. Çevresinde sürekli melankoli takılıyor ve kitapkurdu diye bize yedirilmeye çalışılan bu arkadaş teyzesinin (büyük anne de olabilir) ona miras bıraktığı 2-3 kitaptan başka hiçbir şey okumuyor. Ayrıca yaptığı her salak davranışta nedense fatura başkasına kesiliyor ve kendisi sütten çıkmış ak kaşık olmaya devam ediyor.
Örneğin içten içe Harry'nin yarışmadaki kızlara ilgi göstermediğini bildiği halde çocuğun yüzüne sürekli "Ben seni onlarla görmek istemiyorum. Ne olacağı umurumda değil ayrılacaksın o yarışmadan. ÜHÜ ÜHÜ ÜHÜ" tripleri kendisini tam sopalık yapıyor. Bir de "acılı bir geçmişi" var bu kızın. Başka yazar olsa bunu çok güzel işleyecekken Emma oluşturduğu başarısız karakterin yanında bir de bunu kötü işleyince kendisi tam bir nefretlik karaktere dönüşüyor.
Harry de ayrı salaktı. Aynı kardeşi gibi kendisinde prens olduğunu kanıtlayacak hiçbir özelliği yoktu. Tek bildiği gününü boş geçirmek ve bel altı sohbetler etmektir.
Ayrıca ilk kitaptaki hızlı zaman geçişleri sorunu bunda da mevcuttu. Çifti beğenmeyince, saçma da olsa hadi "Bachlelor" çakması yarışmada yaşananlardan keyif almak istiyorsun. Ama o da ne? Bunla ilgili hiçbir şey yok. "Sadece 12 kız bir anda 4'e, sonra da 2'ye indi."
Kısacası Royally Matched, iki gereksiz karakterin 276 sayfayı boş boş geçirdiği bir kitap diyebiliriz. (276 diyorum çünkü kitap bizde çıkmadan önce orijinal dilinde okumuştum ve 28 tl'mi kurtardığım için çok mutluyum.)
Bir kere konudan kaybediyor. Prensin teki eğlence olsun diye saçma sapan bir reality şov için sözleşme imzalayıp 12 kızın peşinde koşuyor. Ama bula bula en ezik kızı kendi prensesi yapıyor. Hoş, ezik prensesimiz şovun kamera çekimleriyle uğraşıyor, yine de bu konudaki bir kitap daha baştan okunmaya değer değilim diye bağırıyor.
Gelelim ezik prenses Sarah'a. Yeminle okuduğum en ezik karakterdi. Bunun yanına aptal tripler, saçma çocuksu hareketler de eklenince hiç çekilmeyecek bir karakter karşımıza çıkıyor. Çevresinde sürekli melankoli takılıyor ve kitapkurdu diye bize yedirilmeye çalışılan bu arkadaş teyzesinin (büyük anne de olabilir) ona miras bıraktığı 2-3 kitaptan başka hiçbir şey okumuyor. Ayrıca yaptığı her salak davranışta nedense fatura başkasına kesiliyor ve kendisi sütten çıkmış ak kaşık olmaya devam ediyor.
Örneğin içten içe Harry'nin yarışmadaki kızlara ilgi göstermediğini bildiği halde çocuğun yüzüne sürekli "Ben seni onlarla görmek istemiyorum. Ne olacağı umurumda değil ayrılacaksın o yarışmadan. ÜHÜ ÜHÜ ÜHÜ" tripleri kendisini tam sopalık yapıyor. Bir de "acılı bir geçmişi" var bu kızın. Başka yazar olsa bunu çok güzel işleyecekken Emma oluşturduğu başarısız karakterin yanında bir de bunu kötü işleyince kendisi tam bir nefretlik karaktere dönüşüyor.
Harry de ayrı salaktı. Aynı kardeşi gibi kendisinde prens olduğunu kanıtlayacak hiçbir özelliği yoktu. Tek bildiği gününü boş geçirmek ve bel altı sohbetler etmektir.
Ayrıca ilk kitaptaki hızlı zaman geçişleri sorunu bunda da mevcuttu. Çifti beğenmeyince, saçma da olsa hadi "Bachlelor" çakması yarışmada yaşananlardan keyif almak istiyorsun. Ama o da ne? Bunla ilgili hiçbir şey yok. "Sadece 12 kız bir anda 4'e, sonra da 2'ye indi."
Kısacası Royally Matched, iki gereksiz karakterin 276 sayfayı boş boş geçirdiği bir kitap diyebiliriz. (276 diyorum çünkü kitap bizde çıkmadan önce orijinal dilinde okumuştum ve 28 tl'mi kurtardığım için çok mutluyum.)
Puanım: 1/10
hımmmmm pekuuuu :)
ReplyDeleteEmma benim için Karmakarışık ve Darmadağınık kitaplarıyla kredisi yüksek bir yazar. Bu yüzden bu iki kitabına şans vermek istiyorum ama bunları sevmezsem çıkacak diğer kitaplarını okur muyum bilmiyorum.
ReplyDeleteboooo son yazımdasıııın :)
ReplyDeleteAşk romanları ilgimi çeker. Teşekkürler.
ReplyDeleteBeni seç serisi güzeldi onu andırıyor sanki :)) son yazımda sizi mimledim!
ReplyDeleteDüşünüce evet, bu açıdan ufak bir benzerlik var. Hemen baktım mime :)
Delete