Sonsuz Sevgilerimle-Yorum

 

 

 Çok Sevgili Bayan Bridgerton,

Uzun süredir yazışıyoruz ve henüz resmi şekilde tanışmış değiliz. Sizi tanıyor gibi hissediyorum. Umarım siz de benim gibi hissediyorsunuzdur.
Münasebetsizlik ediyorsam beni bağışlayın fakat sizi Romney Malikânesi'ni ziyaret etmeniz için davet etmek istiyorum. Umarım, belli bir zaman sonra da birbirimize uyduğumuza karar veririz ve benim eşim olmayı kabul edersiniz.
Sör Phillip Crane

Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan, daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

****************************

 Kız kurusu gözüyle bakılan Eloise, Sonsuz Sevgilerimle adlı kitapta sonunda kendi mutluluğuna kavuştu. Ailenin düzgün 1-2 kişisinden olan Eloise her konuda söyleyecek bir çift sözü olan, fazla konuşkan, başkalarının işlerine burnunu sokmayı seven ama bunu abartmadan sorgulayan biridir. 

 Bu sefer Eloise'i farklı bir açıdan görüyoruz. Yine fazlasıyla konuşan ve çevresindeki olayları sorgulamaya devam eden biri fakat tanımadığı bir mekanda bilmediği insanlarla beraber olduğu için bu özelliklerini törpülemiş bir Eloise karşımıza çıkıyor. Açıkçası bu kitaptaki Eloise'i öncekilere kıyasla daha çok sevdim. Karşısındakilerle daha fazla empati kuruyordu, sorunlara hafifletici çözümler buluyordu. İçinde yaşadığı "bekar-evli" çatışması olmasa da olurdu fakat gözüme fazla batmadı.

 Sir Phillip'i yıllar önceki okuyuşumda daha çok sevmiştim. Şimdilerde yaptığı bazı davranışlardan hoşlanmasam da yine de birbirinden angut 3 Bridgerton erkeğinden (Anthony-Benedict-Colin) ve beyinsiz Simon'dan daha oturaklı hareketleri olduğunu söyleyebilirim. Çocukluğundan beri yaşadıkları yüzünden sosyalleşme fobisi oluşmuştu sadece, sorunlarını Eloise ile çözebildiklerini umuyorum.

 Kitabın diğer iyi yönüyse evlat pazarlamacı Violet'in en az göründüğü kitap olmasıydı. Hoş, bu muşmulayı hiç görmesek kitabın puanı daha yükselirdi ama ne yapalım, buna da şükür. Ayrıca ilk kez Gregory'nin bir derece ön plana çıktığı bir hikaye okuyoruz. Benim için diğer Bridgerton erkeklerinden daha iyi olacak her zaman. Son olarak atıcılık sahnesi iyiydi. Yine bütün uyuzluklarının ön planda olmasına rağmen Bridgerton erkeklerinin atışmaları güldürdü.

 Fakaaat, yeniden okumada fark ettiğim bir şey var, kitap boyunca delirtti beni. Yazarın dilinden şöyle anlatayım:

 "Eloise'e sosyal çevrelerde saygı duyuyorlar çünkü o bir Bridgerton, kimse onu geri çeviremez."

 "Eloise çok sevilen bir insan, bir Bridgerton olması da bunda önemli katkıyı sağlıyor."

 "Eloise arkadaşları arasında bekar kalmış olsa da sorun değil. Bridgerton ailesinden birine kimse hesap soramaz."

 Anladık, Eloise bir Bridgerton! Onu o yapan özelliklerinin hiçbir önemi yok. İngiltere kralına dahi sorguya çekilir ama kıçıkırık bir vikontluk ailesi üyelerine kimse hesap soramaz. En iyi ve ahlaklı olanlar onlar, hep doğru yapan onlar. Iyy, ıyy! Quinn'nin "Bridgerton egosu" bu kitaptan itibaren başlamış! Midemi bulandırdı bolca. 

 Allah'ım ne olursun gelecekte bize bir daha Bridgerton karakteri gösterme!

Comments

  1. bi tane okudum quinn ama sayende sempatim artıı okuycaam :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ben tam tersi için uğraşıyordum ama sen bilirsin. Benim kadar çıldırmazsın umarım😀

      Delete
    2. biraz okuyayım da sonra bıkarım oluy :)

      Delete
  2. Öyle alıntılar koymuşsun ki ''Ay, ne Bridgerton'muş!'' dememek mümkün değil :) Ama normalde bunu kadınlar için değil erkekler için yapmazlar mı? Gerçi hem erkekte hem kadında yapılan iki türlüsü de çekilmiyor bu egonun :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Doğrusu evet, unvanlar özellikle ilk erkek çocukta çok yüceltilir. Yazar hep aileyi yüceltiyordu ama burada abartı arşa çıkmış 😑

      Delete
  3. Replies
    1. Dizi versiyonuna bakmayacağım ama aklımda kitap/dizi arasındaki benzerlikler/farklar bölümünü daha iyi hatırlamak için gözden geçirdim.

      Açıkçası yıllar önce Daphne-Gregory-Hynacith'in kitaplarını sevmediğimden elden çıkarmıştım. Anthony-Colin'de annem kendisi elden çıkarmış. Annemin yaptığına o zamanlar üzülsem de şimdi bana çok büyük iyilik yaptığını anlıyorum :D

      Sadece Benedict-Eloise-Francesca ve yazarın diğer kitapları elimdeydi ama şimdilerde göz gezdirince hem yazara olan sinirimden hem de çoğu hikayesini şimdi sıkıcı bulduğumdan eldekilerin çoğunu da çıkardım :D Yani ileride gelirse belki Francesca'nın kitabının yorumu gelir. Diğer kitaplar bir daha gelmez.

      Şimdi elimde Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü, Kayıp Dük, Sana Muhtacım, Bana Sevdiğini Söyle kitaplarını elimde bulunduruyorum.

      Delete

Post a Comment